27 Kasım 2014 Perşembe

İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi Açıldı

İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi

İSLAM KÜLTÜR ÇEVRESİNİN BİLİM TARİHİNDEKİ SEÇKİN ÇALIŞMALARINI ZİYARETÇİLERİYLE BULUŞTURAN İSTANBUL İSLAM BİLİMLER VE TEKNOLOJİ TARİHİ MÜZESİ, 2008 YILINDA İSTANBUL´UN EN GÜZEL MEKANLARINDAN BİRİ OLAN GÜLHANE PARKI´NDA KURULDU.



Bu müze hangi bilim dallarını kapsıyor?Müzemiz 15 alanı içine alıyor; mesela astronomi matematik, coğrafya, fizik, kimya vs gibi alanlardan modeller sergileniyor.
Bu alandaki aletlerden, mesela astronomi alanından bize bazı örneklerAstronomi alanında yaklaşık 100 kadar aletimiz var. Tekrarlıyorum, bu aletlerin bir kısmını başka kültür dünyalarından bilginler, mesela Yunanlılar, Müslümanlardan evvel yapmışlardı. Müslümanlar bu aletlerin bir kısmını Yunanlılardan alarak daha da geliştirdiler ve bu çalışmaları çok yüksek bir düzeye ulaştırdılar.
Mesela usturlap aletinin çok basit şeklini Müslüman bilginler Yunanlılardan aldılar, fakat İslam dünyasında bu alette 16. yüzyıla kadar yapılan gelişmeler,  insanı hayrete düşürecek düzeyde bir mahiyet kazandı.
Müslümanların Yunanlılardan aldıkları usturlap bir düzeysel usturlap idi; onlar da 9. yüzyılda küresel usturlabı icat ettiler.
Astronomi alanından şu soruyu sorabilir miyim? Müslümanlar dünyanın yuvarlak olduğunu ne zamandan beri biliyorlardı? Dünyanın döndüğü fikrine karşı duruşları ne idi?Müslümanlar dünyanın yuvarlak olduğu fikrini; İslamın 1. yüzyılının bitiminde Yunanlılardan aldılar. Burada önemli olan şudur;  bu düşünce onlarda hiçbir teolojik tartışmaya yol açmadı. Biliyorsunuz, bu düşüncenin Hristiyan dünyasında çok çarpışmalı bir tarihi var.
Dünyanın kendi etrafında dönüşü meselesine gelince... Bunu miladın 9. yüzyılından itibaren münakaşa ettiler. 10. yüzyılda bu fikri astronomik sistemlerinin esası olarak kabul eden birkaç bilgin tanıyorum. Ama 11. yüzyılda bunu büyük Müslüman bilginleri, mesela Bîrûnî, uzun zaman münakaşa etti. Dünyanın dönüşünü kabul etmek bizim için herhangi bir problem değil, yalnız fiziki zorluklarla karşılaşılıyor, ama astronomik problemlerimizin izahı için dünyanın dönüşünü kabul etmek ile etmemek arasında hiçbir sıkıntı yoktur diyordu.
Dünyanın yuvarlaklığı fikrinin, İslam coğrafyası üzerinde de etkisi oldu mu?İstanbul’daki müzenin karşısında büyük bir yerküresi vardır. O, dünyanın yuvarlak oluşu bir tarafa çok başka bir realiteyi daha gösteriyor ki bu da enlem ve boylam derecelerine dayandığı realitesini ifade etmesidir.
Abbasi halifesi El-Me’mûn, Miladi 9. yüzyılın ilk çeyreğinde hükümranlık sürüyordu. Bu halife; kuşkusuz olarak söylenebilir ki bütün insanlık tarihi boyunca bilimin gelişmesinde en çok rol oynayan, yüzlerce Yunanca eseri Arapçaya çevirten devlet adamıdır. O, bir taraftan astronomik ölçümler doğru olsun diye dünyadaki ilk rasathaneyi kuran insandır.  Bu halife Bağdat’tan başka bir de Şam’da büyük bir rasathane kurarak ölçümleri ve rasathaneyi bilim adamları ile birlikte bizzat yapıyordu.
O dönemde enlem ve boylam ölçülerine dayalı bir dünya haritası ve dünya coğrafyası yapmak için 70 kadar bilim adamını görevlendirmiş ve ölçümler için onları dünyaya dağıtmıştı. Onlar da o şartlar içerisinde gerçek ölçümlere dayanan ilk dünya haritasını yapmışlardı. Böyle bir dünya haritasının yapıldığı biliniyordu ama bu kayıptı; o haritayı Topkapı Sarayı’nda, Miladi 1340 yılında yazılmış bir ansiklopedide bulabildim. Bundan başka  dünya haritasının koordinatlar kitabı bize ulaşmıştı ve  biz de bu cetvele dayanan bir harita yapıp El-Me’mûn haritası ile kıyaslama fırsatını kaçırmadık.
Şu kadarını söylemeliyim ki Yunanlı astronomi bilgini Batlamyus’un coğrafyaya ait kitabı ve onun enlem ve boylam dereceleri cetveli Müslümanlara ulaşmıştı. Ama Batlamyus’un verdiği enlem boylam dereceleri; birkaçı müstesna bırakılırsa, ölçümün sonucu değillerdi.  Müslümanlar şüphesiz ki onun kitabından hareket ettiler ve ondan bazı prensipleri öğrendiler ama El-Me’mûn´un bu hareketi ile bundan böyle gerçek dünya haritasının yapılmasının yolu açılmıştı. Müslümanlar 9. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar devam eden hummalı bir çalışma ile yüzlerce ve yüzlerce ölçümler yapmışlar;  mütemadiyen dünyanın bütün ve parça haritalarını düzeltmeye çalışmışlardı.
Şunu da ekleyelim ki Halife El-Me’mûn her şeyden önce ekvatorun uzunluğunun gerçek değerini bulmak için büyük gayret harcadı ve bilimler tarihçilerini hayrete düşürecek bilimsel bir metot ile yaptırdığı ölçümlerin neticesinde, ekvatorun uzunluğunun bugün bildiğimiz değere çok yakın bir şekilde olduğu sonucunu insanlığa kazandırdı.
18. yüzyıla kadar Avrupalıların elinde olan ve onlardan Doğuya intikal eden haritalar, daha önceki dönemlerde, İslam dünyasından Avrupa’ya ulaşan kaynaklara dayanmaktadır.
Bununla ilgili olarak şunu da söyleyelim ki Müslümanların Avrupa’nın batısından Asya’ya ulaşma gayretleri yüzyıllar boyunca devam etti ve Müslümanlar, en geç 15. yüzyılın başlarında  Amerika kıtasının bir kısmının haritalarını yaptılar ve bu  haritalara dayanarak Cristopher Colombus, batıya doğru gittiği seferlerini gerçekleştirdi.
Bu müzenin bir benzerini İstanbul’da da kurma düşüncesi nasıl gelişti?
2006 yılında, zamanın Kültür Bakanı Sayın Atilla Koç, Frankfurt’taki müzemizi ziyaret etti ve bunun bir benzerini İstanbul’da da görmeyi arzu ettiğini belirtti ki bu benim arzuma da çok uygun idi. Fakat bu müzenin nasıl kurulacağı konusunda o zaman bir mutabakat sağlayamadık.
Buraya gelen delegasyon arasında o zamanın İstanbul Valisi, şu anki İçişleri Bakanı Muammer Güler beyefendi -ki kendisi ile çok güzel bir dostluğumuz oluştu- bulunuyorlardı. Vedalaşırken bu arada bana, “Hocam bu işi İstanbul’da yapabilirdik…”  şeklinde bir serzenişte bulundu. Aradan geçen 6 aydan sonra ben yaz tatili ziyaretimde Gülhane Parkı’nda onarılması bitmek üzere olan has ahırlar binasını gördüm ve buraya hayran oldum. Bu arzumu İstanbul Belediye Başkanı’na bazı dostlarım ulaştırdı ve birkaç gün sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş Frankfurt’a gelip müzeyi gördü ve çok beğendi. İstanbul’a döndükten birkaç gün sonra bana telefon ederek belediyenin olumlu kararını bildirdi.
İstanbul’a bu tarzda bir müze kazandırmaktan dolayı duyulan his nedir?
Her şeyden evvel, okullarda benim gibi yanlış bir Rönesans ninnisi ile büyüyen milletimin dünya görüşünün değişmeye başladığını büyük bir saadet ile gördüm ve görüyorum.  18. yüzyılda kim tarafından ortaya atıldığı bilinmeyen uydurma bir Rönesans düşüncesi yani, Avrupa’daki 15. yüzyıl ve devamı bilimler kalkınmasının doğrudan doğruya Yunanlılara bağlandığı; bu arada İslam dünyasında 800 yıl devam eden büyük kalkınmayı gözden kaçıran o dünya görüşünün Müslümanlar ve özellikle Türkler arasında değişmeye başladığını hissettim ve bunun çok ciddi bir şekilde gerçekleşeceğine dair bir inanç bende yer etti. Umarım ki bu düşüncenin değişmesi, bazı turistlerde de kendini hissettirmeye başlamıştır.
Tabiatı ile bu işte hazırladığım 5 ciltlik katalog; Almancadan İngilizceye, Fransızcaya, Arapçaya ve Türkçeye yapılan çevirileri ile bu yolda büyük bir rol oynayacaktır.
ZİYARET SAATLERİ
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Salı hariç hafta içi her gün saat 09.00 - 17.00 arasında ziyaret edilebilir. Detaylı bilgi için:
http://www.ibttm.org
NASIL GİDİLİR?
Müze, Gülhane Parkı’nda, eski saray duvarlarının Has Ahırlar kısmında bulunmaktadır. Müzeye, Gülhane Parkı’nın Aya Sofya yakınındaki ana giriş kapısından veya Saray Burnu tarafındaki Sahil Yolu (Kennedy Caddesi) kapısından ulaşabilirsiniz. Has Ahırlar Binaları. Gülhane Parkı. Sirkeci/Eminönü İstanbul/Türkiye – Tlf: +90 212 528 8065



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder